#1
|
|||
|
|||
![]()
Tiryakiliğiyle tanınan Türk milleti sigaraya yavaş yavaş veda mı ediyor? Caydırıcı kampanyalar ve akciğer kanserine bağlı olarak gerçekleşen ölümler sigaranın eskisi kadar rağbet görmemesine neden oluyor.
Seinfeld'in bir bölümünde Jerry, sigara içmenin insanlara kendilerini ne şekilde cool hissettirdiğine dair şu yorumu getirir: "Hey bana bakın, kafamdan dumanlar çıkıyor ve umurumda bile değil..." Mesele şu ki, artık giderek daha çok sayıda içicinin umurunda! Zaten karşıt kampanyalarla, umurunda olmayanların da olması için elden gelen yapılıyor. Eskiden şehir hatları vapur iskelelerinde duran "sigara içerseniz işte böyle olursunuz!" tabelalarındaki pis yeşil akciğer ve Fil Adam gibi sunulan 'üç uzvu kesildiği halde hâlâ içen adam!' görüntülerinden daha kapsamlı bir savaş var ne de olsa sigaraya karşı. Ve işe yarıyor da. Sigaranın hayatımızdaki yeri giderek geriliyor. Barlar, kafeler, içkili kokteyller, önceleri sigarasız düşünülemeyen neresi varsa, sigarayı dışlamaya başladı. Batı ülkelerinde başlayan bu 'dalga', yavaş yavaş ülkemize de yayılıyor. Şimdilerde neredeyse 'İstanbul taksileri'nde bile "Sigara içebilir miyim?" diye sormak icap ediyor. Zaten rakamlar da gösteriyor ki, 1995'te Türkiye'de kişi başına düşen sigara tüketimi 5.5 adet iken bu sayı 2003'te 5 adete inmiş ki, bu da yüzde 10'luk bir azalma demek. Bir zamanlar sahiplerinin sigara içmediği evlerde de olmak üzere, salon sehpalarının ortasında, kristal kaseler içinde türlü marka sigara sergilenirdi. Zira eve misafir gelen içiciye sigara sunamamak, 'kahve kalmadı' demek gibi bir şeydi. Çoğumuz ilk sigaralarımızı çocuk yaşta bu 'kristal kase'lerin içinden almışızdır. Şimdi ise evlerde sigara içirtilmediğine bile şahit oluyoruz. Ya da sigorta şirketlerinin sigara tiryakilerini bir 'risk' olarak değerlendirdiğini görüyoruz. Kimi sigorta şirketleri tiryakileri Riziko Departmanı'na gönderiyor, gerekirse riskli müşterilere ek prim ödetiyorlar. Sigara kullanımına yönelik ilk büyük 'darbe'lerden biri, 80'li yıllarda çoğu Batı ülkesinde sigara reklamlarının yasaklanmaya başlaması oldu. Halbuki reklam sektörü 50'ler ve 80'ler arasında sigaradan ziyadesiyle faydalanmıştı. Marlboro Man'in cool'luğuyla taraftar toplama girişimlerini bir kenara bırakın, 60'larda "X marka içicileri sigaralarını değiştirmektense kavga eder!", "Her içtiğinizde serinliği hissedin", "Bu sigarayı içiyorlar, çünkü stilini seviyorlar", "X'i içmeye bağlı tek bir boğaz tahriş olması vakası bile yok" gibi sloganlar fink atıyordu. Şimdi sigaralar giderek yükselen fiyatlarla, üzerlerinde kocaman uyarılarla satılıyor. Tabii reklam denen şey sadece reklamlarla sınırlı değil. Sinema her türlü reklam konusunda 'çıbanbaşı' alanlardan biri olarak görüldüğünden, yükselen sigara karşıtlığı 90'larla birlikte sinemaya da sıçramaya başladı. Filmlerde öyle pof pof, cool cool sigara içilmesin, millet özenmesin anlayışı, bilhassa Hollywood'da karşılığını bulmaya başladı; Hollywoodlu film karakterleri sigarayı azalttı. Evvel zamanda hastane bile dinlemez, her yerde içerlerdi. Kabul etmek lazım ki, en büyük sinema efsanelerinin bir kısmı, sigaraya teşvikte büyük roller oynamıştır. Bette Davis'i, Steve McQueen'i sigaranın dramatik efekti olmaksızın düşünmek, içerken görünce de özenmemek mümkün mü? Pek değil... İşte tam da bu yüzden, örneğin Mecidiyeköy Odeon sinemalarının fuayesinde Steve McQueen, bir cool'luk timsali yerine, seyirciyi sigara içilen bölüme götüren zebani muamelesi görüyor. McQueen'in fotoğrafının üzerine şunu yapma bunu yapma dendiği halde hepsini yaptığı, sigara içme dendiğinde içmeye devam ettiği yazıyor ve ekleniyor: "Öldü." Gazetecilerin sigarayı bırakma maceraları Gazeteci ve yazarların da en büyük dertlerinden biri olabiliyor sigara. Haliyle onların da bu meredi bırakma süreçleri sancılı oluyor. İşte tanınmış köşe yazarlarının, kendi üsluplarıyla anlattıkları sigarayı bırakma maceraları. Not: Aşağıda, yazarların yazılarından bazı bölümler alınmıştır. TUĞÇE BARAN Sigarasız ve içkisiz geçen dördüncü zafer günümdeyim. Bunu daha önce de demiştim biliyorum. Azıttığım her yılbaşında, her bayramda, her resmi tatilde. Fakat bu sefer çok ciddiyim... Başaracak gibi görünüyorum. Üstelik alçak arkadaşlarıma rağmen! İnsan içkiyi ve sigarayı bırakmaya karar vermiş arkadaşının yanında daha ilk gün şişe şişe şarap, paket paket sigara içer mi yahu! Bir irade bu kadar mı zorlanır? Kilo da alsam, bir patatese de dönsem sigara içmeyeceğim bundan sonra. REHA MUHTAR Açık söyleyeyim. Hayatımda, her zaman yapmaya alıştığım bir şeyin eksikliğini hissediyorum. Ama, bu eksiklik, yaşam dengelerimi bütünüyle alt üst etmiyor... Sürpriz bir gelişme ama, sigarayı bırakmak beni sinirli yapmadı... Gerçekte sigaranın, dış dünyada yaşadığın gerginliklerin etkisini, içeride kendinden çıkarmanın bir aracı olduğunu düşünüyorum. O zehirli duman kütlesini, her olay karşısında içine çekmeyi, dıştaki olayların hıncını içeride ciğerlerinden çıkarmayı, mazoşizmin açık bir tezahürü olarak görüyorum. Onun için sigara adındaki, zehirli iç savunma mekanizmam ortadan kalktığından, artık daha sinirli değil ama, daha bir kendim oldum. KANAT ATKAYA Bir hafta önce, nedenini hâlâ kestiremediğim bir şekilde sigara içmeyi kesiverdim. Ve sigara içmeyi kestikten sonra anladım ki; sigarayı bırakabilmiş, gözümüzde yüce insan konumundaki herkesin, her söylediği doğru. Bir de şunun bilinmesini isterim; delikanlı gibi bıraktım sigarayı. Yani öyle 'vivident kısilit' yüklemesi, nikotin bandı uyuzluğu filan yapmadan hort diye bırakıverdim meredi. Şu anda canım istemiyor mu peki? Köpek gibi istiyor tabii ki. Fakat ortalığa lafı yaydıktan sonra yeniden başlayıp -en azından şimdi- karizmayı kurda kuşa yem ettirmem. HAKKI DEVRİM Reçetesi: Bıraktıktan sonra kararlı olmaya çalışma. Önce kararını ver, sigarayı ondan sonra bırak! İSMET BERKAN İnsanın 27 yıllık arkadaşının arkasından, hem de ayrıldıktan sadece iki hafta sonra, konuşmaya başlaması belki ayıp ama ne yapayım, susup oturamıyorum! Sigarayı içmemeye başlayalı iki hafta oldu. Geçmişte iki-üç saatlik yoksunluklara bile katlanamayan benim için inanın hayli uzun bir süre. Sigara içmemenin sağladığı birinci ve en muhteşem şey hayat kalitesinin artması. Nasıl mı artıyor? En basiti şu: Benim için en büyük sıkıntı sabahları sigara yorgunluğuyla uyanmak, saatlerce ağzımı boğazımı temizlemekti. Şimdi bu bitti. Sabahları yüzde yüz enerji ile uyanıyorum. Bugün, bu yazıyı yazarken değil belki ama yazmaya oturmazdan yarım saat önce bile canım sigara istiyordu. Ama giderek bu istek daha etkisiz oluyor, daha kolay atlatılıyor. Yani ilk günleri geçmek çok önemli. MANSUR FORUTAN Bu yazı olağanüstü şartlar altında yazılmıştır. Hayır New Orleans veya Irak'tan bildirmiyorum. Tam aksine Kartal Yuvası adını taktığım kanepemden klavyenin tuşlarına basıyorum. Durumu olağanüstü kılan sigara içmiyor olmam. Bıraktım demeye maçam yetmiyor çünkü üzerinden çok az süre geçti. Rahat mıyım peki? Sandığımdan çok daha iyiyim aslında. Gerçekten iyiyim ama odaklanma sorunu yaşıyorum. Sanıyorum Nikotin Tanrıçası kurban istiyor ve hemen istiyor. Dahası çok kızgın. İhanetimden kıllanmış durumda. Nikotin Tanrıçası'nın çok ama çok seksi bir kadın olduğunu söyleyebilirim. İsyanı bastırmak için de yapmadığı ******luk yok. Bundan önce de sigara bırakma girişimlerim olmuştu. Bu sefer farklı, oldukça farklı. Daha iyi ve rahat hissediyorsunuz. Çok daha güçlüsünüz. Bunu ben söylüyorsam ciddiye alın derim. Sonuç: Sigarasız bir gün, saçma sapan bir yazı, kevgir gibi bir konsantrasyon, ama geleceğe umutla bakan bir yazar ve sonu gelmek üzere olan Nikotin Tanrıçası. Kanser mi, iktidarsızlık mı? Sigarayla Savaşanlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gündüz Öztürk, sigaradan neden uzak durmak gerektiğini anlattı: Sigaranın içerdiği 4 bin çeşit zehirli madde hücrelerde dejenerasyona yol açarak hücrenin fonksiyonunu bozuyor. Sigara, kalp ve damar hastalıklarından akciğer hastalıklarına kadar 50 çeşit hastalığa neden oluyor. İşte bunlardan bazıları: Cildi bozar; cilt kararır ve hızla yaşlanır. Dişler kirli ve pis görünmekle kalmaz, dişeti hastalıkları oluşur. Ağız ve yutakta tat alma eksikliği başlar ve kanser riski artar. Gırtlak ve nefes borusunda iltihaplanma görülür ve gırtlak kanseri oluşur. Kalp ve damarların baş düşmanıdır. Damarda ateroskleroza (damar kireçlenmesi) neden olur. Böylece kan dolaşımı zorlaşır. Kalp krizi, damar tıkanıklığı, yüksek tansiyon, beyinde felç çok sık görülen vakalardır. Damarlardaki tıkanma kemiklere giden kan miktarını azalttığından kemikler beslenemez ve kemik erimesi meydana gelir. Dudak tiryakisi olsanız bile fark etmez; dil altından zehirler kan yoluyla tüm vücuda yayılır. Bazı zehirler ağız içinde kalır ve benzenden fare zehirine kadar her türlü zehir midenize iner. Sindirim sisteminin yanı sıra boşaltım sistemi de zarar görür. Zehir idrar yoluyla dışarı atılırken mesaneyi de etkiler. Kanserden korunmak için bol su içmek ve sık sık idrara çıkmak gerekir. Erkek ve kadın yumurtalık hücreleri hızlı çoğalan, hızlı yenilenen hücrelerdir. Dolayısıyla bunlar zehire daha çok maruz kalır. Erkeklerde iktidarsızlık baş gösterir; penise giden damarlar tıkanınca penise az kan gider ve sertleşme olmaz. Spermin kalitesi ve sayısı azalır. Kadınlarda da kısırlık, çocuk düşürme, erken menopoz ve kanser riski doğar. Sigaranın yorgunluk, depresyon, stres, antisosyalleşme, performans düşüklüğü gibi etkileri de vardır. Rakamların anlattıkları Her yıl dünyada beş milyon, Türkiye'de 110 bin kişi sigara nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu ölümlerin yüzde 18'i akciğer kanseri. Akciğer kanserinde pasif içiciler dahil sigaranın etkisi yüzde 97. Mide kanseri oranı bu ölümlerin içinde yüzde 1. Dolayısıyla dünyada 50 bin, Türkiye'de ise bin 100 kişi sigaranın yol açtığı mide kanserinden ölüyor. Mide kanserinde pasif içiciler dahil sigaranın etkisi yüzde 60. Sigarada 4 bin çeşit zehir var. Bunlardan özellikle Polonyum 210 ve Radon gibi radyoaktif maddeler çok riskli. Sigara içilen kapalı mekânlarda havadaki partiküllerin ana kaynağı sigara ve bu partiküllerin çoğu da kanserojen. Boice ve Lubin yaptıkları çalışmayla akciğer kanserine yakalanma olasılığının, günde 1-9 tane sigara içilmesiyle 4.6 kat, 10-19 sigara içiminde 7.5 kat, 20-39 sigara içiminde 13.1 kat ve 40 sigaranın üzerinde bir tüketimde ise 16.6 kat arttığını ortaya koydular. Yani günde iki paket sigara içen birinin, içmeyene göre 16 kez daha fazla akciğer kanserine yakalanma riski var. Sigara içiminin kimyasal zehirliliğinden çok radyo-zehirliliğinin daha etkili olduğu saptanmış. Sigaradaki radyasyon içeren maddelerden en zararlısı, sigaranın yaklaşık 600-650 0C'lik alev sıcaklığında tamamen buharlaşan polonyum-210 (Po 210). Filtreli sigaralar ve porositesi yüksek sigara kâğıtları, sigara içilmesi sırasında oksijen miktarını artırır; tütünde tam yanmayı sağla***** sigaranın alev sıcaklığını artırdığından toryum, uranyum ve potasyum gibi buharlaşma sıcaklığı yüksek diğer maddelerin de buharlaşarak ciğerlerimize alınmasına neden olur. Böylece, katransı maddeleri süzmesi için ilave ettiğimiz filtreler vücuda kanser yapıcı maddelerin girmesine neden olur. Adım adım arınma 20. dakika: Kan basıncı ve kalp hızı normale döner. Eller ve ayaklar, dolaşım normale döndüğü için ısınmaya başlar. 8. saat: Kanda oksijen düzeyi normale döner. Kalp krizi riski düşmeye başlar. 24. saat: Karbonmonoksit (egzoz gazı) vücuttan atılır. Akciğerlerdeki balgam ve diğer birikimler temizlenmeye başlar. 48. saat: Nikotin vücutta artık saptanamaz. Tat ve koku alma duyusu artmıştır. 72. saat: Solunum yolları gevşediği için nefes almak kolaylaşır. Vücut enerjisi artar. 2-12. hafta: Dolaşım bütün vücutta düzelir. Yürümek kolaylaşır. 3-9. ay: Öksürük, nefes darlığı düzelir. Akciğer işlevi yüzde 5-10 oranında artar. 5. yıl: Kalp krizi riski sigara içenlerin riskinin yarısına iner. 10. yıl: Akciğer kanseri riski sigara içenlerin riskinin yarısına iner. Kalp krizi riski hiç sigara içmemiş biriyle eşit olur Bir nefeste 4 bin zehir Sigaradan bir nefes çektiğinizde, vücudunuza 4 bin çeşit zehirli madde hücum eder. Bunlar arasında en tehlikelileri ise arsenik, benzin, kadmiyum, hidrojen siyanid , toluene , amonyak ve propilen glikoldur. İşte, içinize çektiğiniz zehirlerden bir demet: Polonyum-210 (kanserojen) Radon (radyosyon ) Metanol (füzeyakıtı ) Toluen (tiner) Kadmiyum (akü metali) Bütan (tüpgaz ) DDT (böcek öldürücü) Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri) Aseton (oje sökücü) Naftalin (güve kovucu) Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri) Arsenik (fare zehiri ) Amonyak (tuvalet temizleyicisi) Karbon (eksoz Monoksit gazı) Nikotin ve 3 bin 885 toksik madde. Bırakma yöntemleri Sigarayla Savaşanlar Vakfı'nın kurucusu ve başkanı Ubeyd Korbey , Işınla Tedavi ve diğer sigara bırakma programları hakkında bilgi verdi: "En sık kullanılan yöntemler nikotin sakızları, nikotin bantları, Bupropion içeren bir ilaç, psikoterapi, hipnoz ve akupunktur. Nikotin sakızları ve cilde yapıştırılan bantlar, özellikle fazla sayıda sigara kullanan kişilerin sigarayı bıraktıklarında yaşadıkları ciddi yoksunluk belirtilerini yatıştırmaya yarıyor. Biz vakıf olarak dört yıldan beri Işınla Tedavi'yi binlerce kişiye ücretsiz uyguladık. Üç gün üst üste 20'şer dakika uygulanan bu yöntem, 1993'te Fransa'da enfraruj/kızıl ötesi ışınların kullanılmasıyla geliştirilmiş çok özel bir teknik. Kızılötesi ışınları, akupunktur noktaları ile benzerlik gösteren noktalara saniye ile ölçülen sürelerde uygulanıyor. İnsanlarda serotonin ve endorfin adı verilen iki madde vardır. Bunlar beyinde bulunur ve rahatlık, hoşluk, keyif ve huzur gibi duygulara yol açar. Normalde kahkaha atınca, mutlu olunca ya da güzel bir tatlı yiyince, bir yeriniz acıyınca serotonin ve endorfin düzeyiniz yükselir. Ancak sigara içenlerde serotonin ve endorfin salgılama işini sigara üstlendiği için vücut, otonomisini kaybeder. Sigarayı bırakanlarda ilk hafta beyin endorfin ve serotonin salgılama işini gerçekleştiremediğinden vücut oldukça zor anlar yaşar. Beyin ancak 72 saat sonra eski görevini yapmaya başlar. Bu 72 saatlik süre içinde, tiryakinin yoksunluk belirtileri önlenirse, sigarayı bırakması kolaylaşır. Yukarıda anlatılan yöntemde, kişinin sigara içmemekten dolayı oluşabilecek şikâyetleri ortadan kaldırmasıdır. Böylece sigara içmemeye karar vermiş olan kişi, bunu zorlanmadan başarır. Çünkü ışın uygulaması ile beyni yeniden sigaraya gerek duymadan serotonin ve endorfin salgılaması için uyarır ve bundan sonra da beyin eski otonomisini kazanır. Kızılötesi ışınlar sigara bırakmak isteyenlerin dayanma güçlerini artırır." Tel: (0212) 216 26 24 www.ssv.org.tr Akşam gazetesi yazarı Mansur Forutan, 14 Eylül 2005 tarihli yazısını, sigarayı bırakmasının beşinci günü vesilesiyle yazmıştı. Forutan, bu üçüncü denemesinin daha farklı olduğunu söylüyor ve bunun nedeninin katıldığı altı saatlik bir seminer olduğundan bahsediyordu. Bu seminerin verildiği metodun adı 'Allen Carr Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu Metodu'. Bu metodun en önemli özelliği, altı saatlik seminere katılan kişinin, nikotin bağımlılığından ziyade sigaraya karşı duyduğu psikolojik bağımlılığı ortadan kaldırması. Ayrıca metotla tiryakinin, irade gücünü kullanmak zorunda kalmadan ve yoksun kalma duygusu yaşamadan bağımlılıktan kurtulduğu söyleniyor. "Zihin haritanızı yeniden yapılandırmanıza yardım ederek, bir daha hayat boyu sigara içmemenizi sağlıyoruz," deniyor. Seminerlerde 'Neden elimiz sürekli sigaraya gider?' konusunda uzmanlaşılmış. Bu sayede katılımcıya sigarayı çok kolay, rahat, mutlu ve uzun vadede bırakma vaadi veriliyor. Sonuçta sigarayı özlemiyorsunuz, hiçbir ilaç almıyorsunuz ve kilo alma sorunu yaşamıyorsunuz. Seminerlerin başarılı geçmesi için de katılımcıya yanında sadece 'sigarayı bırakma isteği' getirmesi öneriliyor. Metodun yaratıcısı Allen Carr, uzun yıllar boyu, ciddi rahatsızlıklarına rağmen günde 100 tane sigara içen bir tiryakiymiş. Pek çok kez sigarayı bırakmak istemesine rağmen başaramamış. 1983 yılında ise farklı bir şey denemiş ve bu kez başarılı olmuş. O tarihten sonra da geliştirdiği bu metodu, seminerleri aracılığıyla tüm dünyaya yaymış. Bugün dünyada bu metot 20 ülkede ve 50 merkezde uygulanıyor. Tel: (0212) 358 53 07 www.allencarrturkiye.com IQS (Sigarayı Bıraktım) adı verilen ve 1998'de geliştirilen bir yöntem Türkiye'de de uygulanıyor. IQS Türkiye Genel Müdürü İlker İyidoğan, altı ay süren tedavide başarı oranının yüzde 90 olduğunu, bugüne kadar 200 kişiye sigarayı bıraktırdıklarını, başarısız olanlara ise 600 YTL'lik tedavi ücretini iade ettiklerini söylüyor. Dünyada uygulamaya girdiği günden bu yana 25 ülkede 300 bin kişi üzerinde etkili olduğu belirtilen bu yöntem, kulakta belirli refleks noktaların, verilen elektrik akımıyla uyarılması sonucu beta endorfin salgılanması esasına dayanıyor. 10 gün boyunca salgılanan endorfin sayesinde vücutta nikotin yoksunluğu sonucu baş gösteren sıkıntılar hafifliyor. İddiaya göre, 15 gün içinde nikotine fiziksel bağımlılık sona eriyor. Tel: (0216) 553 22 55 www.ıqsturkey.com Yeniden başlamamak için 65 neden Filmleriyle (Pink Flamingos, Female Trouble, Polyester...) normal olan her şeye karşı komik, edepsiz ve abartılı bir savaş yürüten John Waters bile, sigaraya kesin vedasını sunanlar arasında. Ki kendisi, çocukluğundan beri, günde beş pakete varan miktarlarda, hatta yüzerken ve duşta dahi sigara içermiş. Bir zamanların azılı tiryakisi, olayın en dibine kadar gitmiş biri olarak, sigaraya yeniden başlamamak için 65 nedeni sıralıyor... 1. Bir kere bıraktın işte, aptal. 2. Zehirleniyorsun. 3. İlk yakışta hissettiğin o tatlı baş dönmesi aslında mide bulantısı. 4. Kanser. 5. Ağız kokusu. 6. Dişeti iltihabı. 7. Sarı dişler. 8. Seks daha az zevkli. 9. İğrenç kokan giysiler. 10. Cepte şişlik yapan ekstra paket. 11. Kötü kibritler. 12. Çocuk kilidi olan çakmaklar. 13. Para. 14. Evdeki leş adaları, kül tablaları. 15. Diğer bağımlılara benzemek. 16. Kontrolü elinde tutamamak. 17. Suçluluk duygusu. 18. Artık zayıflamıyorsun da. 19. İçine kapanıklık. 20. Başkalarının evlerinin kokusu. 21. Eşyalarda yanık izleri. 22. En güzel giysilerde yanık izleri. 23. Kötü sigara reklamlarındaki gibi, sokağa çıkıp içmek zorunda kalmak. 24. Yiyeceklerin tadını alamıyorsun. 25. Araban leş kokuyor. 26. Habire bırakmaktan söz ederek can sıkıyorsun. 27. Bir filmin sonuna kadar bekleyemiyorsun. 28. Uzun uçuşlar cehennem oluyor. 29. Sigara endüstrisine para kazandırıyorsun. 30. Boğmacaya tutulmuş gibi öksürük nöbetleri. 31. Sağlık sigortası daha pahalıya mal oluyor. 32. Sürekli onu düşünüyorsun. 33. Saklıyorsun. 34. Rüyalarına giriyor. 35. Filmlerdeki sigaralı sahneleri gördükçe kölelikten kurtulduğunu hissediyorsun. 36. Sigara içmek için fazla yaşlı değil misin artık? 37. Nikotin dişetlerine yapışıyor. 38. Akşamdan kaldığın sabahlar çok daha ağır geçiyor. 39. Araba kullanırken kucağına ateş düşürürsen kaza yapabilirsin. 40. Marlboro Man olmayı kim ister? 41. Ya da deve olmayı? 42. Kültablaları. 43. Önemli telefonlarla ya da kahveyle baş başa kalmaktan artık korkmuyorsun. 44. Dilinin tadı pas gibi değil. 45. Paketleri açmak zor. 46. Sigara makineleri küçük düşürücü aletler. 47. Bahçelerde izmaritler. 48. Tatlı tabaklarında iğrenç izmaritler. 49. Sigara içen bir yönetmen çektiği sahneyi mahvedebilir. 50. Kendini cazcı sanmıyorsun, herhalde. 51. Yanlış ucu yakıp, filtreyi içine çekebilirsin. 52. Acil durumlarda izmarit yakıp içmek durumunda kalmak. 53. Sarı parmaklar. 54. Nikotinle kaplı araba camları. 55. Yeni paketlerin grafik tasarımları iğrenç. 56. Doğmamış çocuğunu etkileyebilirsin. 57. Bağışıklık sistemini zayıf düşürürsün. 58. Ağzını açınca dişçinin hayretten dona kalması. 59. Bir hipnotizma uzmanına başvurmak zorunda kalma düşüncesi. 60. Bu işin sonu yok. 61. İnsana yalan da söyletir bu meret. 62. Tanıdığın geri zekâlıların arasında da sigara içenler var. 63. Günün ilk düşüncesinin sigara olmasını kim ister? 64. Havaalanlarındaki gaz odaları. 65. Sigara içenler senin başarısız olmanı dört gözle bekliyor |